Before Match : Poland vs. Russia
Unknown6/12/2012 08:32:00 PM 0 comments














Polonya Futbolu
Unknown5/20/2012 11:49:00 AM 1 comments

Ne zamandan beri futbol ile ilgili bir şeyler yazmak istiyordum. Liglerin bitimiyle birlikte ve 9 günlük Almanya Polonya tatilimin hemen ardından klavyeye sarıldım. Net üzerinde Türkçe olarak Polonya futboluyla ilgili fazla bir bilgi olmamasından dolayı umarım okuyanlar ve meraklılar için güzel bir yazı olmuştur. Buyrun başlayalım.

Her ne kadar kulüp ve ulusal takımlarının iz bırakan başarıları olmasa da, futbol ülkenin en önemli sporlarından birisi. Özellikle Euro 2012 turnuvasının ev sahipliğini yapması, ülkedeki futbol ateşini dahada artırdı. Avrupanın güzide kulüplerinde top koşturan bir çok Polonyalı futbolcu olmasına rağmen kulüp takımlarının uluslararası arenalarda zayıf kalması taraftarları adeta çılgına çeviriyor. Ve her geçen sene takımlarına olan umutsuzluk artıyor. Ülke futbolunun ayaklanmasının şuanki en büyük şansı EURO 2012 de ulusal takımlarının göstereceği performans olsa gerek. Dünya kupasında daha önceleri 2 kez elde ettikleri 3.lük derecesi haricinde Avrupa şampiyonasında henüz galibiyeti bile olmayan ulusal takımlarının bu hazirandaki elde edecekleri başarı büyük bir önem içermekte. Bu zamana kadar dünya futboluna kazandırdıkları önemli kalecilerle  bilinen Polonya futbolu Özellikle Alman ve İngiliz liginde boy gösteren yeni nesil başarılı futbolcular ülke futbolunun umutlarından. Ayrıca EURO 2012 ile birlikte yeni yapılan stadlar ve ülke futbolunun tanıtılmasında kazanılan büyük şans ile gelecek için herkesin beklentisi iyice artmış durumda.

Tarih:

İlk Polonyalı kulüp Beşiktaş ile aynı tarihte 1903 yılında kurulan Lechia Lwów (Lviv) 1939 yılında işgalerle birlikte Lokomotiv Lviv adını aldı. Yani şuan Ukrayna topraklarında olan Lviv şehrindeki Polonyalı oyunculardan kurulu bir takım idi. Ukrayna şehrindeki bir diğer eski kulup ise Pogon Lwów 1904 yılında kurulmuş. 4 kere şampiyon olduktan sonra oda 2. Dünya savaşının başlamasıyla kepenkleri indirmiş. Daha sonra kurulan kulüpler ise busene küme düşen ilk şampiyon efsanevi kulüp KS Cracovia ve ezeli rakibi Wisla Krakow. İkiside 1906 yılında kurulmuşlar. Şuanki başkentin ilk takımı da Polonia Warszawa adıyla kurulmuş. Kısa süre sonra 1.Dünya Savaşı'nın başlaması ve toprakların işgaliyle futbola ara verilmiş 1919 da ülkenin tekrar özgürlüğe kavuşmasıyla bağımsız Futbol Federasyonunu PZPN ( Polski Związek Piłki Nożnej) Varşovada kuruldu. Milli takımları ise ilk maçını 1919 Aralık ayında Budapeştede Macaristan ile yapmış ve 1-0 malup olmuş. Resmi ulusal ligleri ise 1926 da Varşovadaki kulüplerin ve futbol severlerin girişimiyle temelleri atılmış 1927 de ise resmen başlamıştır. Resmi Ulusal Ligin (şuanki adıyla T Mobile Ekstraklasa) ilk şampiyonu Wisla Krakow olmuş. Bu ligi Protesto eden gayriresmi ilk şampiyon Cracovia ise lige katılmayı ilk başta reddetmiştir. İlginç bir anektot olarak bu tarihlerde Polonyada lig oynanırken Cracovia İspanyol Takımları ile bir turnuva oluşturup onlarla maç yapmıştır. Bu kulupler arasında Barcelona ve Real Madrid gibi kuluplerde vardı. Tabi sonraları lige katılan Cracovia 2. Dünya savaşına kadarki bölümde üç şampiyonluk elde etmiştir. Fakat Liglerin kapandığı tarih olan 1939’a kadar Sileyza bölgesi iki takım Wisla Krakow ve Ruch Chorzów ligleri domine etmiş.
Polonya toprakları Nazilerin işgal ettikleri bölgeler arasında sporun yasaklandığı tek bölge oalrakta tarihe geçmiştir. Sadece Almanların resmi olarak futbol oynayabildiği dönemde, futbol aşığı Polonyalılar hayatlarını riske atarak gizli musabakalar düzenlemişler. Doğu tarafında Sovyetlere bağlı kısımda ise Özellikle Lviv şehrinde aktif futbol devam ediyordu. Yıllarca süren futbol yasağı ve hayatını kaybeden sporcuların ardından 1945 yılında işgal bitmiş. Toparlanmaya çalışan Polonyada PZPN nin aracılığıyla ulusal lig tekrar kurulmuş ve ilk şampiyonluğu Cracovia 1948 yılında almış. Daha sonraki 3 yıl ise diğer Krakow şehri Wisla Krakow şampiyon olmuş ve ligler o tarihten bu tarihe ilk yarısında Sovyet gölgesi altında daha sonra tam bağımsızlık ile devam etmiştir.




Kulüpler:

Ekstraklasa’nın belli başlı takımlarına şöyle bir baktığımızda, tüm tarihte en çok şampiyon olan kulüplerden biri olan Wisla Krakow ile başlayalım isterseniz. Kulüp ülkenin en eski takımlarından biri olduğunu daha önce söylemiştik. Wisla Krakow 6’sı son 10 yılda olmak üzere toplamda 14 şampiyonluk elde etmiş bir kulüp. Aşırı fanatik bir taraftar grubuna sahipler. Son yıllarda Legia Warszawa ile birlikte UEFA Avrupa liginde sık sık grup maçlarında görüyoruz fakat henüz kayda değer bir başarısı yok. Bu zamana kadarki en büyük avrupa başarısı 1978 yılındaki Şampiyonlar ligi Çeyrek final musabakası. 2011 şampiyonu takım bu sezon ligi 7. Sırada tamamlayarak taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı. Şuan ligin en pahalı takımı olmasına rağmen vasat bir sezon geçirdiler. Bu sezon UEFA Avrupa liginde grupları geçtiler fakat ilk turda kupaya veda ettiler. Polonya futbolunun istikrarsızlığının yansımasını bu köklü kulüpte de rahatlıkla görebiliyoruz. Avrupa Kulupleri sıralamasında ise 2012 itibariyle Lech Poznan dan sonra 113 cü sıra ile Polonyanın en başarılı 2. takımı olarak gözüküyor. Kulubün efsane isimlerine kısaca değinecek olursak takımın gelmiş geçmiş en skorer ismi Kazimierz Kmiecik 1967 den 82 ye kadar Wisla Krakow da top koşturmuş toplamda 153 gol atmıştır. En büyük heyecan oluşturan ülke derbisi Wisla Krakow ile Legia Warszawa arasındadır fakat asıl rakipleri şehir takımı Cracovia dır. Aralarındaki rekabet Kutsal Savaş olarak nitelendirilmektedir. İlk başlarda Wisla nın rakibi olan 2 yahudi takımıyla olan husumetinden kaynaklanan bu politik rekabet daha sonra burdaki birkaç oyuncunun Cracovia’ya geçmesiyle bu iki kulup arasında günümüze kadar sürmektedir. Krakow sokaklarında gezerken Wisla taraftarlarının duvarları yaptıkları grafitilerinin çogun anti-yahudi yazdığını göreceksiniz. Ama buna rağmen şuanki kadrosunda iki İsrailli oyuncununda takımda olduğunu söylemek isterim. Genelde mağlubiyet ve galibiyet sonrası Wisla taraftarlarının estirdiği terör yüzünden mağdur olan Krakow şehrinde iki tane güzel stadyum bulunmakta. Bunlardan biri Cracovia’ya yaklasık 16000 kişi kapasiteli Marshal Józef Piłsudski Stadium, diğeri ise malum Wisla Krakow ‘a ait Stadion Miejski. 2011 yılında tamamlandı. Açıkcası Euro 2012 maçlarının burda da oynanacağını düşünüyordum. 35.000 kişi kapasiteli stadın 4 tarafı kapalı şehir merkezine yakın modern bir stad. Şuanki kadrosunda etkili oyuncular arasında ortasaha Łukasz Garguła, Bulgar forvet Tsvetan Genkov, Honduraslı başarılı defans oyuncusu Osman Chávez, takımın ve Estonya milli takımının kalecisi Sergei Pareiko ve takım kaptanı Radosław Sobolewski ‘yi sayabiliriz. Kötü bir 2012 sezonu geçiren Wisla eminim tekrar eski gücüne kavusup taraftarlarını sevindirecektir.




Legia Warszawa. Ligin bir diğer büyük kulübü. 1916’da bir ordu takımı, Varşovanın Lejyonları olarak kuruldu. Daha önceki ismi Polonya ordu stadyumu şimdiki ismi Pepsi Arena da maçlarını oynayan Legia Avrupa kupalarında en çok başarı sahibi kulüp. Özellikle 70’li yıllarda Şampiyonlar liginde oynadığı yarı ve çeyrek finaller sadece kulübün değil Polonya futbolunun en büyük uluslararası başarılarından. Artur Boruc ve Fabianski gibi yakın tarih ünlü kalecilerini bünyesinden çıkaran takımın 10 numarası 66-78 yılları arası takımda top koşturan Kazimierz Deyna’ya ayrılmış. Ve bu numarayı kimse giymiyor. Deynadan bahsetmişken küçük bir bilgi vermek gerekirki Polonya tarihinin en önemli oyuncularından olan Deyna ortasaha oyuncusu olmasına rağmen Legia adına 93 gol kaydetmiş, Polonya milli takımı için ise 97 maçta 41 gol kaydetmiş bir isimdir. Ekstraklasa şampiyonluğu açısından son 10 senede 2 kez şampiyon olan kulüp hemen her sene ilk 3 ün içine girmeye başarmış ve tüm tarih boyunca ise 8 kez şampiyon olmuştur. Busene de ligi 3. Sırada bitiren Legia ayrıca Polonya kupasınında 15.kez sahibi oldu. Takımda tanıdık isimlerden birara Ankaragücünde top koşturan Zewlakow 2.kaptan olarak görev yapıyor. Onun haricinde 1.kaptan Hırvat Ivica Vrdoljak, Europa League deki başarısıyla Sırp Miroslav Radovic, ve ilginç saç stili ile skorer Danijel Ljuboja takımın kaydedeğer isimlerinden. Varşova derbilerindeki rakibi ise malumunuz Polonia Warszawa ve Legia nın bu takıma karşı derbilerde üstünlüğü bulunmakta.

Bir diğer önemli kulüp ise Lech Poznań. Ayrıca benim de en çok sempati duyduğum Polonyalı takım. Kulubün ismi tanıdık gelen Lehistan kelimesinden gelen Leh ve şehrin adı olan Poznan dan gelir. Lech ülkenin kurucularından biri olarak kabul edilir, öyleki bizde Polonyaya zamanında Lehistan demişiz. Herneyse 1922 yılında kurulan Lech Poznan ın asıl önemli özelliği işçi kulubü olmasıdır. PKP yani Polonya demiryolları çalışanları ile yakınlığı olan kulübü demiryolu işçisi anlamına gelen Kolejorz diye de çağırırlar. EURO 2012 için yenilenen stadyumları ile Polonyanın en güzel stadlarından birine sahiptirler. Ayrıca maç esnasında taraftarların tribun şovları herzaman görülmeye değerdir. Lech Poznan altın yıllarını 80 li yıllarda yaşamış ve 3şampiyonluk elde etmiştir. Toplamda 6 lig şampiyonlugu bulunan Poznan ekibi en son 2010 yılında şampiyon oldu. 2011 de ise Europa League grup maçlarında yerini aldı. Juventus ve Manchester City gibi kuluplerle aynı grupta yer almasına rağmen gruplardan çıkmayı bildi. Birzamanlar Beşiktaş kalesinden hatırlayacağınız Bako, Dortmund ta başarıyla top koşturan Lewandowski, Ve Wisla Krakowda da oynamış önemli Polonyalı oyunculardan Maciej Zurawski, Piotr Reiss,  kulubun değerli oyuncularından birkaçı. Şuanki kadrodan kaydedeğer isimler olarak Boşnak Semir Stilic, Bu sezon 22 gol atan Letonyalı Artem Rudnev, orta saha oyuncusu Rafal Murawski yi sayabiliriz. Avrupa Kulupler başarı sıralamasında Lech Poznan 88. Sırada şuan Polonyadan ilk takımdır.

Śląsk Wrocław bu senenin son şampiyonu. Ayrıca EURO 2012 şehirlerinden Wroclaw ın takımı. Bu yüzden gıcır gıcır 45.000 kişilik çok fiyakalı bir de stadları var. Toplamda bu sene ile birlikte 2 lig şampiyonluğu bulunan Wroclaw ekibi geçen senede Wisla Krakowun ardından ligi 2. Bitirmişti. Bu senede bombayı patlattı. Ve şampiyonluğuda 1puan farkla elde etti. Son maçında Wisla Krakow deplasmanından 1-0 galip ayrılmasaydı takipçisi Ruch Chorzow’a şampiyonluğu kaptırabilirlerdi. En önemli oyuncularından milli futbolcu Sebastian Mila, Hollandalı Johan Voskamp, takımın başarılı defans oyuncusu Piotr Caleban şampiyonlugun mimar isimlerinden.

Polonya liginde 10 ve üzeri şampiyonluğu olan takımlar armalarının üstüne altın yıldız ile ödüllendirilir. Polonyada Altın Yıldızı olan 3 takım var ve bunlardan biri olan Wisla Krakow hakkında zaten konuşmuştuk. Bir diğer kulup belki bazılarınızın adını pek işitmediği Gornik Zabrze.  1948 yılında kurulduktan kısa süre Polonya liginin tepelerini 80li yılların sonuna kadar zorlayan Zabrze ekibinin tam 14 şampiyonluğu bulunuyor. Fakat son şampiyonluğunu 1988 yılında almış. 1985 ten 1988'e kadar 4 şampiyonluk serisinden sonra suskunluğunu hala koruyan Gornik'in altın zamanları sayılan 70li yıllarda Avrupa Kupa Galipleri finaline kalma ve öncesinde 1968 te Şampiyonlar ligi çeyrek finali gibi uluslararası başarıları da mevcut. Ligi Wisla Krakow'un altında busene 8. bitiren ekip ligin en düşük bütçeli kuluplerinden. Takımın en pahalı oyuncusu ve en skorer oyuncusu Burkino Fasolu Nakoulma takımın en etkili ismi. Ağırlıklı genç isimlerin yer aldığı kadro ile önümüzdeki yıllarda eski günlerine dönüş yapabileceklermi hepbirlikte göreceğiz.


Bir sonraki önemli takımımız Gornik Zabrze nin ezeli rakibi Ruch Chorzow. Altın Yıldızı bulunan 3. kulup olan Chorzow ekibinin 14 şampiyonluğu bulunuyor. Bunlardan birtanesi Polonya kupasını alarak kazandığı şampiyonluk. 1951 senesinde federasyonun aldığı karar ile Polonya şampiyonu Lig şampiyonu olan Wisla Krakow 'a değil Polonya kupası alan Ruch a verilmişti. 2.Dünya savaşı sırasında ismini değiştirerek Almanların oluşturdugu turnuvalarda aktif yaşamına devam eden kulup 30 lu yıllardaki baskın başarısının ardında 1989 a kadar dönem dönem ligi domine etmiştir. Ayrıca Avrupada bir kez Şampiyonlar Ligi, bir kez UEFA kupası'nda çeyrek final oynama başarısı gösteren Ruch Chorzow, Inter Toto Kupasında da final oynadı. Bu sene şampiyonluğu 1 puan ile kaçırdılar ve UEFA Avrupa liginde oynamaya hak kazandılar. 15000 kişilik stadlarının kapasitesi bu aralar artırılıyor ve yeni stadları yaklaşık 35000 kişilik olacak. Özellikle forvet hattı kuvvetli olan kulüp birkaç takviye ile seneye tekrar şampiyonluğa oynayacağa benziyor.




Türkiyede top koşturan Polonyalılar:
Adrian Mierzejewski Türkiye'de futbol hayatını sürdüren Polonyalılar arasında en pahalı bonservise sahip futbolcu. Polonia Warszawa kulübünden Trabzonspor'a geçtiğimiz sene rekor transfer ücreti 5 milyon euro ya transfer edilen Adrian beklenileni bir türlü veremedi. Özellikle Brezilyalı stili topa hakimiyeti ve duran toplardaki becerisi her nekadar hazırlık maçları ve lig başı bizi etkilese de daha sonraları birçok maçta kulübede oturdu veya sonradan oyuna dahil oldu. Bütün sezon boyunca tüm maçlarda sadece 4 kez 90 dakika boyunca çıkmadan oyunda kalan Mierzejewski kondisyon problemi olduğunun açık bir göstergesi. Ayrıca devamlılığı olmayan futbolu da oyuncu seçiminde teknik direktör Şenol Güneşi etkileyen faktörlerden biri. 25 yaşındaki ofansif orta saha oyuncusu kariyeri boyunca milli formayı 20 kez giymiş bir gol atmış. Tüm kariyeri boyunca attığı gol sayısı ise 24.


Kamil Grosicki, belkide Türkiye'de oynayan en verimli Polonyalı futbolcu. Sivasspor'un her iki kanatta da oynayabilen 23 yaşındaki yıldızı Sivasspordaki başarılı futboluyla göz dolduruyor. Hızlı, ayağına hakim ve çizgide başarılı bir performans sergileyen Grosicki 2011 yılında Bialystok 'tan 1 milyon euroya transfer edilmişti. Şimdi ise İstanbul'un büyük kulupleri ile adı anılıyor. Polonya milli takımında da 12 kez forma giyen Kamil Grosicki büyük ihtimal EURO 2012 de izleyeceğiz.


Piotr - Pawel Brozek Kardeşler, Trabzonspor'un diğer Polonyalıları. Açıkçası büyük umutlarla transfer edilen ikiz kardeşlerden biri Pawel Brozek Celtic'e senelik olarak kiralanmıştı. Wisla Krakow'dan Trabzona gelen forvet oyuncusu. Takımdaki forvet oyuncu bolluğu ve Burak Yılmaz'ın üstün performansı nedeniyle kiraya verildi. Orda da pek parlak bir dönem geçirmeyen Pawel milli takımda 32 maçta 8 gol kaydetmiş. İkiz kardeşi Piotr ise sol bek-kanat oyuncusu. Oda Wisla Krakow dan Trabzona transfer olduktan sonra verimsiz bir futbol sergiledi. Trabzonsporta toplam 8 maça çıkan Piotr ayrıca 5 kez milli forma giyip 1 de gol kaydetmiş.


Marcin Kus artık İBB Spor un bir demirbaşı. Yıllardır istikrarlı futboluyla takımın değişmez oyuncuları arasında olan Kus sağ bek te görev yapıyor. İstanbul ekibi adına 93 kez sahaya çıkan futbolcu daha önce Korona Kielce ve Lech Poznan formaları da giymiş. Zaman zaman sağdan bindirmeleriyle takımı ateşleyen bir oyuncu olan Matin Kus 2008 yılında imzayı attı ve sözlemesi 2013 sezonu sonunda bitecek.


Arkadiusz Glowacki, Trabzonsporun bir diğer Polonyalı oyuncusu. Wisla Krakow dan 2 sene önce transfer edilen defans oyuncusunun sözleşmesi bu sene bitti ve nerede oynayacağı henüz belli değil. Oynadığı maçlarda 90 dakika oyunda kalan ve Trabzonspor adına 47 kez sahaya çıkan 33 yaşındaki Glowacki, genelde hatasız oyunlar çıkardı.Polonya milli takımıyla 17 kez sahaya çıkan Glowackinin 1 golü bulunuyor. Wisla Krakow için önemli bir isim olan futbolcu bu takım adına 150 kez sahaya çıkmış 5 te gol kaydetmiş. Belki önümüzdeki sezon eski takımında kendisini görebiliriz.


Ülke dışında oynayan Polonyalı Yıldızlar:

Wojciech Szczesny ve Lukasz Fabianski Arsenalin kalesini emanet ettiği 2 kaleci. Szczesny genç yaşının avantajı ile Arsenalin kalesini kaptı fakat zaman zaman yediği hatalı goller taraftarları pek memnun etmiyor. Seneyi kaleyi koruyup korumayacağı tartışılır. Fabianski eskisi gibi dakika alamıyor. O yüzden form durumu konusunda yorum yapmak yersiz olur. Fakat Arsene Wenger takımda tutuyor ise bir bildiği vardır. 


Ludovic Obraniak Bordeaux'nun önemli orta saha oyuncularından biri. Birçok lig maçında forma şansı bulup takıma skor ve asist adına katkılarda bulundu. Fransada doğan ve büyüyen Obraniak uzun süre Lille adına oynadıktan sonra Geçen yıl Bordeaux' a transfer oldu.


Robert Lewandowski en değerli Polonyalı oyuncu olarak biliniyor. Borussia Dortmund'un forveti olarak görev yapan Lewandowski bu sezon Bundesligada 34 maçta 22 gol ve 10 assist ile oynayarak klasik gol kısırı Polonyalı etiketinden kendini sıyırmış oldu. Şampiyon takımın golcüsü olarak Polonya milli takımı ondan bu sene çok şey istiyor. Bir taraftan transfer dönemine girdiğimiz şu sıralarda talipleri de artıyor. Dortmund tan önce Lech Poznan da top koşturan ve ordada birçok kez ağları sarsan Robert Lewandowski 23 yaşında olmasına rağmen Polonya futbolunun son zamanlarda yetiştirdiği en önemli yeteneklerinden. 



Jakub Blaszczykowski Dortmund'un bir diğer önemli Polonyalısı. Sağ açıkta ve forvet arkası görev yapabilen Jakub bu sene Bundesligada 6 gol 10 asist ile başırılı bir sezon geçirdi. Milli Takımın kaptanı olarakta görev yapan yetenekli futbolcu Dortmund a Wisla Krakow dan gelmişti. 2007 sezonundan bu yana takımda herzaman kendine yer bulan oyuncu istikrarlı yapısıyla Lewandowskiyle birlikte Polonya futbolu kısırdır, gol atamazlar, istikrarsızdır önyargılarını birer birer kırıyorlar.






Poland to reintroduce border control during Euro 2012
Unknown4/24/2012 06:43:00 PM 0 comments


The Polish government has said that border controls will be reintroduced for Schengen zone neighbours during the Euro 2012 tournament.
/
Speaking at a press conference on Monday, Interior Minister Jacek Cichocki said that checks will not be made on every vehicle entering the country, and that in practice there would be little visible change.
Dominik Tracz, Commander-in-Chief of Poland's Border Guards, added that 60 special minibuses – so-called ‘Schengen-buses’ - will be employed to make fast, on-the-spot checks, at 254 locations around the country.
“We are sticking to the rules,” he said of the checks.
“They won't be made on everybody nor every vehicle.”
Poland dropped border checks for Schengen zone neighbours - Germany, Slovakia, the Czech Republic and Lithuania - in 2007.
However, with Euro 2012 co-host Ukraine still outside the Schengen zone, and travellers used to long delays at the border, officials are facing additional problems in ensuring a smooth flow of supporters between the two countries.
Under EU law, temporary reinstatement of border controls is possible in special cases that relate to risks to public safety. Poland's decision echoes that of Germany during the 2006 World Cup, and that of Austria and Switzerland during Euro 2008. (nh/pg)

Oto jestem !
Unknown1/29/2012 11:52:00 PM 0 comments

National Stadium is officially opened in Warsaw today. Opening day's catchphrase is "oto jestem!". means "I'm right here! "
This stadium cost almost 2 billion Polish zloty and capacity is around 58000 which makes biggest football arena in Poland. It's one of four stadium which built for EURO 2012. As you know Group matches of EURO 2012 will be play in Poland. Other stadiums are in Gdansk, Wroclaw and Poznan. All the stadiums built between 2008 and 2011 besides Poznan Stadium.Of course some part of the stadium has been renewed for tournament. Warsaw stadium will be host of opening match of Euro 2012 at 8th of June between Poland and Greece. 


National Stadium (Stadion Narodowy in Polish language) is located pretty close to city center. Just next to Wisla River. Even you can walk to main market square with crossing the bridge or catch a bus-tram for 5 mins from stadium.
There's interesting architecture of stadium. When you look from far it looks giant red and white crown. And with light effects at night it looks more majestic not unlike Allianz Arena.
Usually opening days of new stadiums come with opening match. But today there were several popular polish bands on the stage. 2 weeks later it will host legendary final of Polish cup Legia Warsawa against Wisla Krakow as an opening match. 
By the way underground metro line still on progress but unfortunately it wont be active not before 2013. Here is the official link of stadium:
http://www.stadionnarodowy.org.pl/

From Warsaw City center

                                                 I took this shot from bus on the bridge.










                                                         
                                             




Polonya'ya gideriken...
Unknown1/28/2012 02:40:00 AM 1 comments


İlk postumuz Polonyayı ziyaret etmek isteyen Türkçeden anlayan arkadaşlarımıza yönelik olacak.
Nasıl gidilir, nerelere gidilir, ne yenir, ne içilir gibi sorulara yanıtlar vermeye çalışacağım. Ayrıca oralarda işinize yarayacak kısa bilgilerde paylaşmış olacağım. 

Bildiğiniz üzere Polonya schengen ve Avrupa birliği üyesi ülkelerden bir tanesi. Almanya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Ukrayna gibi komşu ülkelere sahip ülkeye Türkiye'den şüphesiz en popüler ulaşım havayolu. THY ve Polonya Havayolları LOT'un ülkeye Istanbul'dan direk uçuşları oluyor. Tabi ki THY uçuşları biraz pahalı. LOT ise zaman zaman promosyon yapıyor. Bu promosyonları yakalarsanız (Ör: Crazy Wednesday) 2.15 dakikalık bir uçuş ile Varşova'ya varıyorsunuz.
Bu iki firmanın dışında MALEV'in Budapeşte aktarmalı uçuşları yine Varşova'ya ve Lufthansa'nın Frankfurt, Münih aktarmalı uçuşları ile Krakow, Wroclaw, Gdansk gibi şehirlerine gitmek mümkün. Ayrıca Austrian Airlines tanda uygun aktarmalı uçuş yakalayabilirsiniz.
Tabi bileti almadan önce pasaportunuzdaki vize durumu nedir onu kontrol etmekte fayda var. Zira vize verme konusunda hızlı çalışan konsolosluk, vize süresi konusunda pek cömert değil. Vize evrakları ve izlenecek yol ile ilgili aşağıdaki linkler yeterli olacaktır.
http://www.stambulkg.polemb.net
http://www.ankara.polemb.net 
 Vizenizi aldınız. Uçak biletinizi de kredi kartına 3 taksit yaptırdınız. Kışın gidiyorsanız bavulunuzun biraz daha ağır olmasında fayda var. Malum Kuzey kutbuna bizden biraz daha yakın bir ülke. İngilizce konuşabiliyorsanız, gittiğiniz yerlerde anlaşma konusunda pek sıkıntı çekmezsiniz. Gitmeden önce kalacak yer ayarlamak gerekiyor tabi. Zaten konsoloslukta vize için sizden konaklama rezervasyonu ister. Kesenize göre bir seçim yaparsınız. Ama mesela talebesisiniz, part-time yaptığınız işlerden biriktirdiğiniz para ile bu işe giriştiniz. İstanbulun aksine diğer batı avrupa ülkelerinde olduğu gibi birçok hostel bulabilirsiniz. Veya couchsurfing i kullanarak birikiminizi yemeğe ve alışverişe de harcayabilirsiniz. Çünkü Türkiye ile karşılaştırdığınızda burada harcadığınız 15 günlük parayı orada nerdeyse 30 günde bitirebilirsiniz. O yüzden yanınızda götürdüğünüz paranın miktarı sizi çokta endişelendirmesin. Belli başlı temel harcama tutarlarını hem bu yazıda hemde ilerleyen tarihlerde güncel olarak sizinle paylaşacağım. 

Varşova Chopin havalimanına indiniz. Bizim karambol kaotik havalimanlarından tenha ve daha derli toplu bir havalimanına gelmiş bulunuyorsunuz. Bavulunuzu aldıktan sonra kapıdan çıktığınızda kapıda taksileri ve otobüsleri göreceksiniz. Alt geçitten geçip ihtiyaçlarınız varsa,büyük bir alışveriş merkezi bulunuyor. Orda çok acıktaysanız Sphinx i tavsiye edebilirim. Ulaşım sistemleri mükemmel,dakik ve çok ekonomik. Hemen her durakta, hadi durakta bulamadın her otobüsün içinde bilet otomatları var. Otobüsü kullanacağınız süre ile orantılı bir bilet alıyorsunuz. Varşova şehir merkezi için 20 dakikalık bilet yetmeyebilir. Çünkü bazen trafik oluyor. Mesela 24 saatlik bilet aldınız veya bir hafta kalacaksınız 7 günlük bilet aldınız. Cüzi bir ödeme ile 7 hafta boyunca limitsiz toplu taşıma araçlarını kullanabilirisiniz. Sadece ilk binişinizde bileti direklerdeki sarı kutuya okutturuyorsunuz. Daha sonraki binişlerinizde kapıdan geçip koltuğunuza oturabilirsiniz. Bir haftalık biletler aşağı yukarı 30 lira civarında bir rakama denk geliyor. Tabi öğrenciyseniz bunun yarısı.

Varşova 2.Dünya savaşından nasibini almış bir şehir. Her ne kadar tarihi yapıları da görsek de ağırlıklı restorasyon yapılmış binalar karşımıza çıkıyor. Krakow savaş zamanı Avusturya toprakları içerisinde kaldığından mimarisinin orijinalliğini korumuş olduğundan şahsen beni daha çok cezbediyor. Varşova şüphesiz ülkenin finans şehri. Uluslararası birçok markanın ofisleri burada. Gökdelen diyebileceğimiz yapılarda yine bu şehirde karşımıza çıkıyor. Gökdelen demişken Rusya'nın Sovyet zamanında yaptırdığı "hediye"yi atlamak olmaz. Havalimanından ilk çıktığınızda gözünüze çarpan tarihi ihtişamlı bir gökdelen olan Kültür ve Bilim Sarayı Polonyanın en etkiliyici yapılarından bir tanesi olsa gerek. 
Varşova Market Square yani Varşova meydanı ve civarındaki trafiğe kapalı caddeler turistik açıdan büyük önem taşıyor. Hava güzel ise restaurantlarda yemeğinizi yersiniz. Dondurma için sıraya girer dondurmanızı alır, ufak çaplı turistik alışverişinizi yapabilirsiniz.
Şehrin tam ortasından Wisla nehri geçiyor. Fakat nehir etrafı pek hareketli değil. Hava güzel ise Lazienki Park'a gidip ördekleri sincapları besleyebilir, temiz bir hava alabilirsiniz. 
EURO 2012 nin grup maçları Polonyada olacağından özellikle başkent Varşova da adamakıllı yenileme restorasyon çalışmaları var. Tren istasyonları 50li yıllardan gelen görünümünden uzaklaşıp parlak ve yeni bir görünüme geçiyor. Tabi şehir içindeki bu düzenlemeler görüntü olarak rahatsız edici.



Tren ile şehirlerarası ve şehiriçi ulaşım çok yaygın. Vagonların birçoğu eski de olsa hala en çok kullanılan ulaşım araçlarından. Fiyatlar sürekli fiyat değişse de mesela Varşovadan Krakow a trenle gitmek öğrenci değil iseniz 25 lira civarına, talebe iseniz 15 lira civarına tekabül ediyor. Vagonlar yüzde doksan kompartımanlı 4e4 veya 3e3 kişilik. yoğun saatlerde kendinize koridorlarda bile kendinize zor yer bulabilirsiniz. Krakov Glowny tren istasyonu,  tarihi şehir merkezine cok yakın. Trenden çıkar çıkmaz karşınıza Galeria Krakowska alışveriş merkezi geliyor. İsterseniz içinden geçip lokal markalara bir göz atarsınız. Mesela Reserved diye Zara Koton arası bir markaları var. Orada baya populer. Krakow Market Square Varşovadakinden baya büyük. tam ortasında Altı kültür merkezi üstü kapalı çarşı olarak kullanılan bir bina var. Meydanın etrafı ağırlıklı kafelerle çevrilmiş. Meydanın yıldızı tabi ki güvercinler. Market squarein etrafında gece kulupleri döner kebabçılar, barlar, ve birçok tarihi bina bulabilirsiniz. Wedel de bir sıcak çikolata tatmanızı, Mariacki kilisesinin tepesinden yükselen melodileri dinlemeden meydandan ayrılmamanızı ve Zurek diye adlandırdıkları Ekmek içindeki çorbanın tadına bakmanızı tavsiye ederim. biraz daha yürümeye devam ettiğinizde faytonlara dikkat etmenizi söyleyebilirim. Ordaki atları görünce bizim adalardaki faytonları eşek çekiyor gibi geliyor insana. Baya sağlıklı gözüküyorlar... Wisla nehri yine karşımıza çıkıyor. Yanındada devasa bir şato var. Wawel kalesi. Baya büyük bir complex. içinde kilise-müze var ve Şehri panoromik görme şansına sahip oluyorsunuz. Ayrıca Polonya krallıklarından geçtiğimiz yıllarda uçak kazasında ölen devlet başkanları dahil birçok liderin mezarı da burada. Manevi olarak değerli bir yer. Wawelin altı yani Wisla nehrine bakan kısmı biraz daha sosyal. Tekne üstü kafeler seyyar satıcılar falan var. Krakow biraz çukurda kaldığından ve Etrafında birçok maden ocağı olduğundan kışın hava kirliliği biraz rahatsız edebilir. Şehri panaromik olarak görebileceğiniz bir diğer nokta ise Kosciuszki tepesi. Ayrıca şehrin nekdar çok yeşil alana sahip olduğunu bu tepeden çok rahat görebilirsiniz. Özellikle Ojcow ulusal parkı önemli doğal turistik bölgelerden birtanes. yine burdada bi kale bulunmakta. Tabi buraya ulaşım için bir taşıt kiralamak gerekir. Tekrar şehir merkezine geri dönüp Yahudi mahallesi yani Kasimerz kesinlikle görülmesi gereken bir diğer bölge. Şehir meydanına yürüyerek 5-10 dakika olan bu mahallede mimari daha bakımsız ve eski. Bir pazar meydanı var. Karnınız acıktı hemen Zapiekanki sırasına giriyorsunuz. Ekmek üzerine peynir soğan salam mısır.gibi şeylerin olduğu bir yemek. Genelde Endior isimli yerin önünde hep sıra oluyor. Meraklı iseniz birkaç sinagog ta ziyaret edebilirsiniz. Bunların dışında pekçok bar ve eğlence mekanı yine bu bölgede. 
Krakow anlatmakla bitmiyor. Belkide en etkileyici ve dramatik yerlerden biri olan Auschwitz - Birkeneu Krakow a araç ile sadece bir saat. Tren istasyonunun alışveriş istasyonuna aksi istikametinde geçit altından minibüsler kalkıyor. Bunların haricinde zaten şehir merkezinde rehberli hazır turlara katılmak mümkün. Dünyanın en büyük katliamlarından birinin yaşandığı bu bölgeyi anlatmak için ayrı bir yazı yazmak gerekiyor şüphesiz. 
Tabi şehrin bir diğer populer yeri ise Tuz madenleri. Yine tekbir otobusle şehir merkezinden ulaşmak veya tur paketi oalrak satın almak mümkün. Fakat giriş ücreti biraz "tuzlu" :) 


Peki burada insanlar ne yer ne içer. En başta votka içer. Zubrowka en populer votkalarından birtanesi. Elmayla birlikte mükemmel gidiyor. Duty Free shopalarda AB üyesi olmayan ülkelere 1 litresi 30zl. supermarketlerdede hemen hemen aynı fiyat. Yani 18 Lira civarında. Biralardan benim favorim Zywiec, fakat Lech'inde ciddi içicisi var. Bunların dışında Okocim, Tyskie, Zubr, Redd's gibi bira markalarının yanında Desparados Tekilalı birasıda çok leziz. Krakow House of Beer denen barı ziyaret etmenizi de tavsiye ederim. Yüzlerce çeşit biradan seçim yapmak hernekadar zor olsa da mürdüm erikli bira veya çilekli bira içmek değişiklik oluyor. 
Tabiki marketlerde fiyatlar burayla karşılaştırılmayacak kadar ucuz. 
Yemek konusunda ağırlıklı etli yemekleri var diyebiliriz. Patates, brokoli pancar ve lahanayı birçok yemekte görmek mümkün. Ve tabiki Tereyağ. Bizde nekadar zeytinyağı önemliyse orda da tereyağ önemli. Tereyağ deyince aklıma hemen Pierogi geldi. Genelde lahadan yapılan pierogi patatesli peynirli ıspanaklı gibi versiyonlarıda mevcut. Mantı gibi Fakat çiğbörek şeklinde. mantı boyundan biraz daha büyük. Lahana ya Kapusta diyorlar. Fonetik açıdan bizde lahanadan yapılan Kapuska ya benziyor. 
Golonka, Kolduny, Kielbasa gibi geleneksel et çeşitleri var. Bide benim favorilerimden patates mücveri var...


İlk yazımızın sonuna geldik. Daha anlatacak çok şey var....